Konuk Yazarlar

Alev Alatlı: Türk erkeği melek gibidir

İçeride, dışarıda herkes “kadın sorunu var” derken bunun tam tersini söyleyen bir aydın, Alev Alatlı… Kadın meselesine kendi sokağından baktığını söylüyor. “Türkiye’de kadın meselesi yok, erkek meselesi var” iddiasını haklı çıkarırcasına suskun kalan erkekleri yine bir kadın olarak kendisi savunuyor. Alev Alatlı ile bu röportajı büyük bir hayalin ürünü olan Kapadokya Üniversitesi’nin bahçesinde yaptık. Anadolu’nun ortasında Mustafapaşa köyünü doğal sesleri içinde bir üniversite yapmak yeterince çılgın ve bir o kadar da anlamlı, Alev Alatlı da öyle.

Türkiye kadın sorunlarının yumak olduğu bir ülke, siz bu sorunları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kadının ayrı bir faktör olarak ele alınmasını yadırgayan biriyim. Dünyanın neresinde olursa olsun kadın, yaşadığı kültürün ayrılmaz bir parçası. O yüzden uluslararası kadın dayanışması filan bana hep sakat gelmiştir. Çünkü kadının ortak tarafı varsa o da çocuk doğurmasıdır. Mesela Madam Merkel, Sudanlı bir çocuğa süt annelik yaptığı zaman kadın olarak görebiliyorum. Şimdi bu temel ortak nokta işlemediği sürece geri kalan bana biraz moda akımı gibi geliyor. Bunun altında yine batı çıkışlı bir feminizm olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de toplumun ataerkil bir toplum olmadığını söylüyorsunuz… 

Türk toplumunun ataerkil olduğu şeklindeki anlayış doğru değil. Tersine biz anaerkiliz. Biz kadın-erkek ilişkisi deyince, işte karı- koca veya sevgili ilişkisi filan anlıyoruz. Oysa buradaki ilişki anne ile oğul arasındaki ilişkidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de annedir hakim olan. Bu hakimiyet ömür boyu da sürer. Hiçbir gelin, sevgili ve eş de erkeğin annesinin otoritesini yok edemez. Töre cinayetlerine bakın. Hiçbir annenin kızının önüne atladığını koruduğunu göremezsiniz. Silahı oğluna veren annenin kendisidir. Töreyi kadın korur.

Töreyi koruyan, kadını ikinci sınıflığa mahkum eden yine kadın mı?

Kimse bana kadının ikinci sınıf olduğunu söyleyemez. Töreyi koruyorsunuz. Kraliçe sizsiniz. Neyin ezilmesi? Kadın evinde kesinlikle iktidardır. Dahası 1923’ten itibaren yasal olarak, ondan evvel fiili olarak evinin dışında da egemen olmaya başlamıştır. Öğretmenlerin ezici çoğunluğu kadındır. Bütün bunlar kadınların toplumu şekillendirmede egemen olduğunu gösterir.

Kadının siyasette yokluğu karşımıza geri kalmışlığımızın bir göstergesi olarak getiriliyor…

Siyasette kadın niye olsun. Kendi egemenlik sahası içinde meseleyi götürüyorsa, siyaseti aşağılayamaz mı? Kadının egemen olması için siyasette olması mı lazım? Birisi bir şeyi yapmak istemiyor diye suçlayamazsınız.

Kadınların şiddete maruz kalmasına ne diyorsunuz, boşanmanın suç olarak algılanması da mı yanlış kriterdir? Ş

iddet her toplumda var. En gelişmiş dedikleri Amerikan toplumundaki şiddetin ölçüsünü verin ben de size Türkiye’dekini vereyim. Yani Türkiye, Müslüman’dır diye mi dövüyor? Yok canım. Şiddet başka bir unsur, bunu karıştırmamak lazım. Ve Türk erkeği diğer erkeklerle karşılaştırıldığında melaike gibidir. Kaldı ki Darülaceze’ye gidin sorun, yaka paça sokağa atılmış kaç tane erkek var.

Kadınların ikinci sınıf muamelesi gördüğü doğru değil mi?

Buna katılıyorum. Ama kulvar değiştirdik. Hem bu töreyi tutan kadın. Hakimiyet onda. Aşağılayan da biz değiliz, dışarıdan bakan. Bu bizim hakimiyetimiz. Bugün evli olsam, kocamdan dayak yesem de karakola filan gitmem. Hiçbir kuvet beni karakola götüremez. Sopadan hoşlanmamdan değil, kol kırılır yen içinde kalır. İtirazım kendi yaşam biçimimizin bize bir türlü bırakılmaması.

Erken evlendirme, şiddet ve namus cinayetleri… Bunları nasıl çözeceğiz?

Neyi çözeceksin Allah aşkına? Çözecek bir şey yok ki. Ben dert nedir onu anlamıyorum. 13 yaşında evlendirdiğin kızın kocası 14 yaşında. Hayat beklentisinin kısa olduğu dönemler insanlar daha erken evlendirilir, töreler de bunu devam ettirir. Zamanla aşılacak şeylerdir. Şu da var, 18 yaşına giren çocuğun cinsel istekleri var. Müslüman toplumda ne olacak bunların hali? Cinsel ihtiyaçlarını karşılayacağı bir kız mı bulsun? Kıyamet kopar. Evlendiriyorsunuz, makul değil mi?

Oğullarını okula gönderen aileler kızlarını göndermiyor…

Bizim geleneğimizde, erkek çoluğunu çocuğunu geçindirmekle mükelleftir. O sorumludur, kadın değil. İmkanlarım tek çocuğa yetse erkeği okutmayı tercih ederim.

Çile çekmek daha çok kadın için kullanılır…

Çünkü erkek daha naiftir ve kendine yediremez çile çekiyorum demeyi. Bu ülkenin erkeklerinin çok aşağılandığı, horlandığı kanısındayım.

Erkek hem aldatıyor, hem de yalan söylüyor… 

Hayatım, gözünüzü seveyim kaç tane? Ne olur istatistik verin. Ben size günde 800 nüfus alan bir İstanbul’dan bahsediyorum, siz bana Reina’nın… Hepsini toplasanız 800 ya çıkar ya çıkmaz zaten.

İslam’ın kadın üzerinde baskı olduğunu iddialarına ne diyorsunuz?

Tümüyle yalan. Acı olan şu ki bizim ne müderrisimiz, ne imamımız Hıristiyanlığı, Yahudiliği biliyor. Bilmediğimiz için de böyle palavraları yutuyoruz. Tersine İslamiyet sorumluluğu insanoğluna vererek batının ancak aydınlanmada gelebildiği bireyselliği baştan koymuştur.

Batı feminizmine karşı olmanızın nedenleri neler?

Karşı filan değilim. Sadece öykünülmesine, dayatılmasına karşıyım. Ve bunun getirdiği yıkıma karşıyım. Unisex meselesi, kadına benzetilmeye çalışan erkekler, metroseksüellik… Bütün bunların müthiş tahripkar olduğunu düşünüyorum. Erkeği kadınlaştırmanın kimseye yaramayacağını düşünüyorum son tahlilde. Çünkü hayat yiğit tanımı üzerine kurulur. Kadının da vardır yiğidi.

kaynak : yenisafak.com

More from Konuk Yazarlar

Yazar Nilgün Bodur: “Erkekleri bu hale getiren hemcinslerime kızıyorum”

“BAŞIMA NE GELDİYSE KADINLAR YÜZÜNDEN GELDİ” Kitaplarında yazılar ve yaptığı paylaşımlarla adından söz ettiren Bodur, son paylaşımında şunları yazdı: “Kadınlıkla ilgili özlü sözler geliyor aklına. Adın feministe çıkmış zaten, vazgeçiyorsun. Oysa ki başıma ne geldiyse kadınlar yüzünden geldi. Hiç övesim … read more

Anlaşılmak istiyoruz

Biz Çok Beceriksiz İnsanlarız… Biz çok beceriksiz insanlarız. Keşke büyüklerimiz bizdeki bu beceriksizliği fark edip, bizi biraz daha fazla anlamaya çalışsalar. Biz “kadına zulüm edilsin, birinin hakkı birinden alınıp bize verilsin” istemiyoruz. Çocuklarımızı; “kimilerini zengin etmeden, birilerine yalvarıp yakarmadan, rezil … read more

GUGUK (HUKUK) TÜRKİYE

Artık cılkı çıktı, medeni olamadığımız medeni hukukumuzun gedikleri, delikleri ve bizden götürdükleri (aile, iş, zaman, para) zaten ortada. Oturup bunu uzun uzadıya anlatmaya gerekte yok. Hepimizin arkasına sığındığımız Anayasal haklarımız var ama ne hikmetse hiç bu haklardan yararlandığımız da yok. … read more

ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ SORUNLARI

Erişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da ilk bakışta basit görünen ancak eğer üzerine gidilip tedavi edilmez ise ileride daha büyük sorunlara neden olacak bazı patolojiler mevcuttur. Erişkinlerde özellikle kanser hastalığının tanısının konulduğu aşamada psikolojik olarak “Hastalığın varlığını reddetme” dönemi vardır. Benzer … read more

Feminizmin Başkalaşımı

Ülkemizde seçme secilme hakkı 1930 larda verildi kadınlara. 1985 lerden sonra kadın hakları dernekleri çoğalmaya toplum içinde daha fazla yer almaya başladı. 80’lerin sonuna geldiğimizde ise kadınlara hukuki kapütilasyonlar verilmeye başlandı. İlki 1988 deki ömür boyu nafaka idi. Birleşmiş Milletler … read more

Gerçekler gerçekten çok gerçekçi değil!

Kadınlar cinayet işleyeceklerinde erkekler gibi hesapsız ve ani bir tavır ve kızgınlık ile değil bunu planlı ve taammüden yapmaktadırlar. Bu durumu cinayetleri Google’da arayıp planlamaları ve zehir gibi bir metodu seçmeleri de göstermektedir. Bilindiği gibi taammüden yapılan cinayetler diğerlerine oranla daha canice kabul edilmektedir. Acaba bu kadar hesaplı cinayet işleyen kişiler (kadınlar) aile içi şiddette de görünmeyen psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet konusunda erkeklerin önünde olabilir mi? read more