Evlilik Boşanma ve Nafaka… 

Hikmet Bahşi

Günümüzde medya, iletisim, cagin modern yasam bicimi getirdigi kapitalist ve çıkara dayalı iliskiler, gecmisin kadim insani ve islami ahlaki degerleri asinmasi ve geleneksel ailevi iliskilerin dumura ugramasi nedeni ile boşanmalar hızla artmaktadır.

Medeni kanunumuzda kadınlara yapılan pozitif ayrımcılık kadınlara faydadan ziyade zarar getiriyor. Kadınlar bir kızgınlıkla gidip kocalarını şikayet edip, sonrasında çok pişman oluyorlar. Bir de kadınların kadın dayanışması altında birbirini gazlamaları ile sonu belli olmayan ailenin yıkılması ile son bulmaktadır.

İşin en kötüsü kanunlardan şiddet gören kadınlar değil; kocasının gözünü korkutup kocasına kendine göre ayar vermek, ona hükmetmek isteyen kadınlar faydalanıyor. Şiddet görenlerin çoğu korkularından gidip şikayet edemiyor. Ayar vermek isteyenlerin de çoğunun yaptığı iş elinde patlıyor.

Evlenen çiftlerde fedakarlık, yardımlaşma, birbirine destek, hoş görü ve musamaha, yük taşımama, sabır gösterememe nedeni ile birbirini tedip ve tehditlerle, burnundan kıl aldırmadan, medeniyetin getirdiği fantazi yaşam ve ihtiyaçların birden bine çıkması ailelerde iktisad ve tasarufun olmaması ailelerde boşanmaları hızlandırmaktadır.

Boşanmalarda erkekler, çoğunlukla süresiz nafakaya mahküm edilmekte erkeğe altında kalkamayacagi yük yuklemekte, kadınlara da geriye kalan yalnızlık ve pişmanlık oluyor. Çocuklar da perişan ve darmadağın psikoljik sorunlara sebebiyet veriyor.

Elbette boşanmış bir baba, varsa çocuklarının ve boşandığı kadının evlenmediği, kadının çocuklarına baktığı ve iffetini koruduğu ve evlenmediği sürece hem boşanmış eşini hem de çocuklarının her türlü masrafını karşılamak durumundadır. Hatta boşandığı kadın zengin bile olsa, yinede çocukların tüm masrafını karşılmak zorundadır.

Ancak artık kendisi için yabancı olan, kadın çocuklarına bakmadığı imam nikahı ile gizli evlilik ve ilişki yaşadığı durum halinde bir nafakaya mahküm edilerek süresiz nafakaya bağlamak, erkeğe karşı yapılan büyük bir zulümdür.

Bir de ‘edinilmiş mallara katılım’diye erkeğin tüm mal varlığının yarısını alma düzenlemesi var ki; adeta kadınları boşanma davası açmaları için teşvik ediyor. Erkeğin mal varlığının yarısını süpürüp götürebiliyor.

Bu zulüm doğal olarak, o adamı eski eşine karşı kindar bir hâle sokmakta ve hatta suça teşvik etmektedir. Tabi ki, boşanmada erkeğin aleni bir kabahati varsa, bir defeya mahsus makul bir tazminata mahkum edilebilir.

Medeni kanunumuz evlilik hukuku içerisnde bizim örf ve adetlerimize çok ters ve bir garabati içeriyor. Erkeğin ikinci evliliğini engellediği için de erkeği gayrı meşru fuhuşa adeta eşvik ediyor. Bu da ap ayrı bir durumdur.

Ama şuda varki, kadının geçimi her ne olursa olsun garanti altına alınmak zorundadır. Kimse nafaka ödemiyorsa onun geçimi sağlamak Devlete ait olmalıdır. Yani bir kıza, ” Artık 18 yaşına geldin git paranı kazan” demeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu zulumdur.

Velhasıl, islamın kadına verdiği bu hakkın, derhal kanunlaşması elzemdir. Ama ne yazık ki, bu konuda konuşan bir siyasetçi veya fikir adamı göremiyoruz.

Konuşamıyorla çünkü, bu hak “Kadın-Erkek eşittir” saçmalığan ters düşüyor. Hal böyle oluncada; “Madem eşittir, gitsin başının çaresine baksın” diyen rezil zihniyet hızla yayılıyor.

Buna birileri dur demeli. Toplumsal olaylar ve ailevi hukukta şer’i hukuka geçilmelidir… Ailenin korunmasi ve Toplumsal huzurun ikamesi icinde bu elzemdir.

 

Hikmet BAHŞİ

Bir yanıt yazın