Haberleri izlerken içim yandı. Bir anne(!) Komşusuyla kendisini beraber yatakta gören 10 yaşındaki çocuğunu öldürmüş. Başka bir haberde Küçücük bir çocuk; tandıra düşmüş.
Başka haberlerde başka çocuklar, başka acılar…
Son zamanlarda öğrendiğim bir gerçek beni geçenlerde bir araştırmaya sevk etmişti ve bu haber de üzerine gelince düşüncelere daldım.
Neydi bu gerçek?
Dünyada öldürülen her 10 Çocuktan 6’sının katili öz annesi olduğuna dair gazetelerde bilgiler okumuştum. Sosyal medyada dolaşan bilgiler doğruysa, Türkiye’deki durum çok daha vahim.
Bruce etkisi, Madea kompleksi, Munchausen by Proxy sendromu ve bilmediğim başkaca isimlendirilmelerle yapılan psikolojik açıklamalar var.
Halk arasında da hayali varlıkların çocuğa ve anneye zarar vereceğine inanılması aslında bu durumun yaygınlığını gösterir.
Bunların dışında, daha vahim bazı durumlar da bu cinayetlere neden olabilir.
Mesela halk arasında “PİÇ GİBİ” diye bir tabir var.
Neden bu tabir var, hiç düşündünüz mü?
Çocuk cinayetlerinin ruhsal bozukluklardan kaynaklanan sebepleri olduğu gibi, “servis şoförü” örneğindeki gibi faillerin gizlemek istedikleri bazı gerçekler nedeniyle de olabilir.
Mesela; kocasından başkasından gebe kalıp doğurduğu çocuk büyüdükçe biyolojik babasına benzemeye başlarlarsa o kadın için kurtuluş yolu ne olabilir?
Çocuk cinayetlerinin, bilerek yapılan düşüklerin, kürtajların kaçında DNA testi yapılıyor, kaçı ortaya çıkıyor?
Kim bir anneden şüphelenir ki?
“Merdivenden kayarken boşluğa düştü, salıncakta sallanırken ip boynuna dolandı, uyurken nefessiz kaldı, emzirirken üstüne uyumuşum…”
Bir de dolaylı cinayetler var.
Nasıl “dolaylı”?
Vicdani, dini veya başkaca sebeplerle direkt bunları kendi yapamadığında; tıynetine uygun dolaylı yollara yönelir. Çocuğu tehlikeli durumlarla baş başa bırakır. Olabileceklere göz yumar. Çocuk suya düşer boğulur, tandıra düşer kül olur, damdan balkondan düşer, daha aklı ermezken sabahtan akşama kadar sokakta kalır araba ezer…
Bunlar ağır mı geldi?
9 günlük Bayram tatili’nde beşikte biberonla baş başa bırakılan bebeği henüz unutmadık!
“Ama o anneler normal değildi, ruh hastasıydı, vs falan filan…” veya “Anneleri katil yapan, onları hamile bırakan da suçludur, evet kadın suçludur ama o hale getirenler de suçludur.” Doğru, peki erkek katil olduğunda; hiç bu açıdan bakılıyor mu? Erkeğe bu mazeret aranmaz, erkek bunalıma girmez, düpedüz katildir, mazereti yoktur onu o duruma düşüren yoktur. Failler sadece kadın olunca mazereti var(!)
Bilinçli veya bilinçaltıyla “kazara ölsün” diye kendi haline bırakılan çocukların bir kısmı zayi olurken; her şeye rağmen hayatta kalmayı başaranlar ise her türlü yola başvurarak mücadeleyi ve ayakta kalmayı öğrenir.
Bilen bilir o aslında başka birinin çocuğudur. “Piç gibidir.” denir. Halk tabirleri boşuna değildir mutlaka sebeplere dayanır.
Biliyorum bu yazı birçok kişiyi rahatsız edecek, çünkü üstünde fazla düşünmeden doğru sandığımız bazı ön kabullerimiz var, bu ön kabuller bazı gerçekleri algılamamıza engel oluyor.
Ön kabullerin putlardan farkı yoktur, kutsallaştırılmıştır, putları yıkmak kolay değildir, mücadele ister.
Putunuzu yıkın!
Eşine kızıp bebeğini yastıkla boğdu.. Son sözleri kan dondurdu