Boşanmalarda erkekler aleyhindeki düzenlemelerin daha adil hale getirilmesi için yapılan çalışmalar hakkında Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir Haberde, bu çalışmalar “Gerici ve muhafazakar yayın organlarının kampanyası” olarak yaftalanmıştır. Haberin bu şekilde sunulması, bu çalışmaları başlatan derneklerimize ve gruplarımıza karşı haksızlıktır.
Ülkenin her yanından, değişik ideolojilere sahip dernek ve grupların beraber hareket ederek seslerini duyurmasının sonucu olarak; birbirinden farklı görüşlere sahip yazılı ve görsel bir çok yayın organında haberlerimiz yapılmıştır.
Boşanmalarda adaletin sağlanması ve mağduriyetlerin giderilmesi için Bakanlığın yaptığı çalışma tatmin edici olmaktan oldukça uzaktır. Zira ömür boyu Nafakanın sona ereceği iddiasının haberin içerisinde dahi doğru olmadığı görülmektedir. Nafakanın süresi taslakta 5 kritere bağlanıyor olsa da, uygulamasının erkek lehine olmayacağı şimdiki uygulamalardan anlaşılacaktır. Zira yasa “süresiz nafaka isteyebilir” dediği halde “süresiz nafaka verilir” şeklinde uygulanmaktadır. Yasa aslında şimdiki şekliyle dahi “doğru uygulansaydı” mağduriyetler bu düzeyde olmazdı. Kadınların Boşanma dilekçelerine bakıldığında kadın avukatının “kopyala yapıştır” ithamlarının delilsiz olarak ve bazı dosyalarda “aksi ispatlansa dahi” doğru kabul edildiği görülecektir.
Yargıtaya göre neredeyse bütün dosyalarda kadın mağdurdur; Erkek ya ağır, ya da eşit kusurludur. Dosyaların nerede ise tümünde erkekler; kadın çalışsa dahi “geliri yoksulluktan kurtarmaz” denilerek kadın için nafaka ödemektedir. Erkeğin asgari ücretli veya işsiz olması “kendini yoksul gösteriyor” olarak değerlendirilirken, üstüne tapulu evi ve düzenli geliri bulunan kadına bile nafaka bağlanmakta, kadının kendini yoksul göstermeye çalıştığı hiç değerlendirilmemektedir. Yargıtayın bu bakış açısıyla, dosyaları kadın lehine ayrımcılık yaparak değerlendireceği açıktır.
Kadın dernekleri; bu taslakla Kadınlara “Boşanma, otur evinde” denildiğini söylüyor. Bu cümle; para için evliliği ve boşanmayı seçen kadınların varlığının kabulüdür. Evlilik ve Boşanma; Rant ve Şantaj aracı yapılmamalıdır. Kadın kocasından rahatsız ise ve boşanmak istiyorsa, boşanınca onun yakasından da düşmelidir. İstemediği eşin parasını -hem de ömür boyu- almak onurlu bir tutum değildir.
Erkek örgütleri olarak bu tasarıyı tatmin edici görmüyoruz. Tasarıdaki öneri “Kadınlar erkeği ömür boyu köleleştirmesin ama bir kaç yıl kölelik olsun” demektir. Kendi baba evinde rahat edemeyen kadınlar için evliliğin; özgürlüğe bir basamak olarak görülmesi, evlenilen erkeğe haksızlıktır. Evlilik özgürlük değil, KARŞILIKLI bağlılıktır. Tamamen özgürlük isteyen asla evlenmemelidir.
Nafaka, “çok kısa süreli olsa dahi” doğru bir yöntem değildir. Boşanan çiftlerin kendi ayakları üzerinde durması gerekir.
Kadın Cinayetlerinin sebepleri incelenmelidir. Cinayetlerin çoğunlukla boşanma sürecinde veya sonrasındaki davalardan kaynaklandığı herkes tarafından bilinmektedir. Yuvası yıkılmış, çocukları elinden alınmış, mülkünün yarısı gasp edilip geri kalan yarısını da mahkeme, avukat, nafaka ve diğer şekillerde yitirmiş. Yaşama amacını ve ümidini kaybetmiş buhran yaşayan bir adamın, kendisine bunları haksız şekilde yaşatanı yaşatmayacağı görülmektedir. Kısacası kadın cinayetlerinin gerçek nedeni boşanan kadınların doymak bilmeyen intikam ve/veya para hırslarıdır.
Erkekler bu yasalarla mutsuz evliliğe ve köleliğe mahkum edilmektir. Erkek boşanırsa ömür boyu kadına gelirinin ⅓’ünü yoksulluk nafakası olarak ödeyecektir. Yargıtay içtihatleri sonucu çocuklar anneye verildiğinden, onlar için de ayrıca baba iştirak nafaka ödeyecektir. Erkeğin bu durumda kendine yeni bir hayat kurması mümkün değildir. Tekrar evlenemeyen erkeğin sosyal sorunlara neden olacağı hiç düşünülmemektedir.
Çocukların velayetinin menfaatleri gerekçe gösterilerek anneye verilmesi de rasyonel bilgiye dayanan bir uygulama değildir. Zira baba yokluğunun anne yokluğundan daha tahrip edici olduğuna dair yerli yabancı bir çok araştırma ve istatistik vardır. Çocuğun velayetinin baba yanında olması hem teolojik olarak hem de rasyonel bilimlere daha uydundur. Evrim teorisine göre ortak atadan geldiğimiz söylenen primatlarda ve diğer canlılarda gözlemlenen Bruce Etkisi; Psikolojide Madea Sendromu ve Munchausen By Proxy sendromu Sosyal bilimlerde yapılan araştırmalarda suçlu çocukların %98’inin Baba yokluğu yaşadığı, babasız büyüyen çocukların akademik, spor, iletişim ve hayat başarısının daha düşük olduğunu göstermesi velayetin ilke olarak babaya verilmesini gerektirir. Ayrıca kültürümüzde ve inancımızda da velayet ilke olarak babaya verilmekte iken hukuk sistemimizin neye dayanarak çocuğun yararını anne yanında gördüğü izah edilebilmiş değildir.
Sürekli ölen kadınlardan bahsedilmekte ancak ölen erkek ve çocuk sayısı hakkında bir veri alınamamaktadır. Bunun nedeni Aile Bakanlığı’nın önceliğinin, “ekonomideki başarıların takip edilmesi” kaynaklı olabilir. Aile Bakanlığı’nın asli vazifesine dönmesi yükünü hafifletecektir.
“Cinsel istismar yasa tasarısı ve Nafaka yasa tasarısı” hakkında kadın derneklerinin kara propagandaları gerçekleri örtmeye yetmiyor. Gösterdikleri gayretler sonucu kadına şiddeti önleme adına çıkarılan yasalar kadına şiddeti önlemek bir yana kadına şiddeti daha da arttırmıştır. Şimdiki kaygıları da “kadının boşanamaması” değil boşanmalardan elde ettikleri Rantların kaybolacak olmasıdır.
Sorunun kazananları çözümü mutlaka engellemek isteyeceklerdir.
Bu nedenlerle tasarıyı mevcut şekliyle yetersiz ve uygulamada faydasız olarak değerlendiriyoruz. Nafakanın eski eşlerin sorumluluğu olmaktan çıkarılıp, kadını yetiştirmeyen ailelere yüklenmesi çözüm sağlayacaktır. Bu çözüm; zenginleşmek ve özgürleşmek için evlenip boşanmak isteyenlerin sayısını azaltırken, diğer taraftan gerçekten sıkıntı yaşayan kadınlara da çıkış yolu sağlamış olacaktır. Öte yandan nafaka sorumluluğunun ailelere yüklenmesi aileleri de kızlarını iyi yetiştirmeye zorlayacaktır. Şimdiki sistemde kızlarını yetiştirmeyen ailelerin kaybettiği hiç bir şey yoktur. Aksine boşanmayla bu aileler kızları üzerinden DÜNÜRLERİNİ SÖMÜRMEKTEDİRLER.
Sorunun kazananlarına çözüm sorarsanız KANDIRILIRSINIZ.