AMAZON ÇAĞINDASIN, AYAĞINI DENK AL!

Aile Bakanımız Bursa’da uygulanmaya başlanan, elektronik kelepçe ve panik butonu’nun tanıtımını yaparken, çok mutlu görünüyordu. Elindeki panik butonuyla objektiflere poz vererek bu fotoğrafları önceki gün sosyal ağlarda paylaştı.

Bu uygulamada mantık hatası var, İyi insanlar; sevdiklerini, eşini, dostunu zor durumda bırakmak istemez, bu sebeple yanlış davranışları olsa bile önce güzellikle düzeltmeye çalışır, “araya başkaları girmesin, sorun büyümesin” diye uğraşır. Yani; “hem evli kalayım, hem kocamı şikayet edeyim” düşüncesi büyük ihtimalle art niyet taşır.

“Suç işleme eğilimi olan erkekler, evde karısına kan kustursa bile o kadın korkusundan gidip kocasını şikayet edemez.” Kadın, o butona veya elektronik kelepçeye muhtaç kalacak kadar şiddet görüyorsa; o evliliği neden sürdürüyor? İmkânsızlıklar sebebiyle boşanamıyorsa, Devlet o kadına sosyal imkânlar sağlasın. Hani Devletimiz Sosyaldi?
Gerçekten şiddet mağduru olan kadınların sorunlarının çözümü, evden uzaklaştırma, buton ve kelepçeden değil, Devletin sosyal imkanlar sağlamasından geçer.

Herkes şahit olduğuyla tanıyor dünyayı. Sanırım tüm erkekleri şiddete meyilli görenlerin, yakın çevresindeki erkeklerle bir şiddet sorunu vardır.

Kadınları korumaya yönelik çıkarılan son kanunlar; gerçekten mağdur kadını değil, art niyetli kadınların elini güçlendirmiştir.
Olan daima masumlara oluyor, kadınlara sağlanan haksız imtiyazlar ve tek taraflı uygulamalar yüzünden; mağdur erkek, karısından çektiği yetmezmiş gibi bir de Devlet’ten çekiyor, yıllarca adliyelerde sürünüyor.

Bu DEVLET ŞİDDETİ, ev içi huzursuzluğu ve şiddet’i arttırmaktan başka bir işle yaramaz!

Aslında sorunun kaynağı; “Aile yapımızın hızla bozulması” ve bu bozulmaya hukuk sistemimizin medyanın ve yöneticilerimizin katkıda bulunmasıdır.

Kadının toplumumuzda ezildiğini, değerinin olmadığını kim ezberlettiyse bize; öyleymiş gibi benimsedi herkes. Aşama aşama ezberletilen sloganlarla yönlendirildik ve Anayasamıza Pozitif (Negatif) ayrımcılık girdi. Hani eşitlik isteniyordu? İddia edildiği gibi cinsiyetler arası eşitsizlik olsa dahi sorunun çözümü sosyal poltikalardan geçer. Devletin asıl görevi “Adalet dağıtırken Terazisini doğru tutmaktır.” Ayrımcılık yapılarak; kimin hakkı kimden alınıp kime veriliyor? Adalet böyle sağlanmaz! Her türlü ayrımcılık, yeni haksızlıklara ve facialara sebep oluyor.

Erkeği koruyan bir kanun maddesi yok. Erkekler yeni kanunlarla iftiraya açık hale gelmiştir. İspat yükümlülüğü aranmaksızın, kadınların ifadesi bu kanun gereği doğru kabul edilmektedir.

Yani; Hukuk’un en temel kurallarında olan “masumiyet ilkesi” kadın kocasını şikayet ettiğinde geçersiz duruma gelmiştir. Karınız size iftira atarsa o iddiasını ispat etmek zorunda değil, siz kendinizi aklamak zorundasınız.

Başbakanımız bir taraftan 5 çocuğu tavsiye ederken bir taraftan çıkarılan kanunlar ile evlilik erkekler için daha büyük bir risk haline geldi. Şimdilik çoğu kimse yaşanabileceklerin farkında değil. Sadece eziyet görenlerin gidip kocasını şikayet edeceği varsayılıyor. Medeni kanundaki bazı usuli hükümler kocayı hizaya çekmek için kullanılıyorken, çok daha kolay olan böylesi bir imkan mutlaka istismar edilecektir.. Kanunların kendilerine sağladığı imkanların farkına vardıkça art niyetli kadınlar bunları da suistimal edecektir.

Ayrıca; mal-mülk için evlenenler vardı, şimdi bu iş(?) daha da kolaylaşmıştır. Basit bir anlatımla: “İspat yükümlülüğü yok. Git adamı şikayet et, iki ay sonra boşanma davası, o şikayeti delil göster, sonra gelsin paralar…” Kötü insanlar iyilerden daha fazla değildir ama kanunlar kötülüğü kolaylaştırdıkça kötülük yayılır.

Kadın yıllarca çalışarak emeğiyle elde edemeyeceği maddi imkanlara, Birkaç yıl evli kalıp boşanarak kavuşmaktadır. Devlet bile kadrolu memuruna birkaç yıl çalışıp ayrıldığında, ömür boyu maaş bağlamazken; hangi mantıkla erkeği ömür boyu nafakaya mahkum etmektedir? Kaldı ki; Haklı sebepleri olsa bile nafakada bir zaman sınırı olmalı, ömür boyu nafaka adil değil.

Nafaka Sosyal Devletin gereğiymiş” Nasıl yani, ben bunu anlayamadım. Nafakayı ödeyen erkek ama Sosyal olan Devlet(?). Eğer Devlet gerçekten Sosyal olmak istiyorsa kendisi ödesin nafakayı.

“Boşanan kadın, kocasının desteğinden yoksun kalacağından” Böyle bir gerekçe olur mu? O halde; karısının desteğinden yoksun(!) kalmasın diye, erkek için de bir şeyler düşünülsün.

Yahu; birbirlerini korumak ve destek olmak eski eşlerin vazifesi olacaksa; neden boşansınlar?

Bariz bir şekilde “Kadın Faşizmi” yapılmaktadır. Erkekleri fiilen KÖLELEŞTİREN kanunlar yürürlüktedir.

Sadece kadınları acındırarak, erkekleri sömürtmeyin. Sizin de erkek kardeşiniz, erkek çocuğunuz yok mu? Kime denk geleceğini bilemezsiniz…

Yanlış anlaşılmak istemem, tüm kadınları itham etmiyorum, gerçekten mağdur olan kadınlar vardır, her cinsin iyisi kötüsü vardır. Eli öpülesi hanımları ve analarımızı tenzih ederim. Sadece, çözüm olarak sunulan yöntemin doğru olmadığını söylüyorum.

Bu kanun ve uygulamaların özeti;

“Feminizm bitti, artık Amazon Çağındasın, ayağını denk al”

Yasin Emrak

About Yasin Emrak

Sürüye uymayan her koyun, çoban için derttir. Ortak aklın ne olduğunu birgün keşfedersek belki bir şeyler düzelir.

Bir yanıt yazın