Masanın altına saklanmış kız çocuklu Kamu Spotunu seyredip de kendisini kötü hissetmeyen bir baba var mı acaba? Hani şu eşiniz ve çocuklarınızla birlikte elinizde çayınız, televizyonun karşısına kurulduğunuzda aniden araya giren spottan bahsediyorum. Kızınız karşısında kendinizi kötü hissediyor musunuz?
Hayır mı?
Eğer içinizde, kızınızın sizi şiddet yanlısı babalardan ayıracağı gibi bir karşı savunma geliştiriyorsanız, bir kere daha düşünün derim. Zira asıl amaç da bu. Masanın altında saklanan o kız çocuğunun da bir erkek tarafından dövülmüş o kadının da size sormadan evinize konuk olmasının tek nedeni, ailenizi manipüle etmek.
Eşiniz ve çocuklarınızla birlikte bu berbat sahneyi izlerken yan gözle onlara bakma ihtiyacı hissetmek tam bir zulüm gerçekten. Bakmasanız da olmaz şimdi… Ya onlar da size bakıyorsa?
Bu spotların amacı nedir bilmiyorum ama nifak hasıl olmuş durumda.
Hangi mantıkla hazırladılar acaba? Öyle ya, şiddet yapma diyerek şiddetin önlenmesinin mümkün olmadığını da çocukların ve kadınların her spotla birlikte hiç olmazsa bilinç altlarında erkeklere karşı bir bariyer oluşturduklarını da biliyor olmalılar. Düşünün ki aileler için hazırlanmış her kamu spotu sizi ailenizden biraz daha uzaklaştırıyor.
Kamu spotlarının kanser karşısında kemoterapi almaktan farkı, uygulanan tedavinin tüm erkekleri ruh hastası olarak görmesidir. Farkında değiliz ama her spot zehirliyor ailelerimizi.
Feministlerle Feminizmi ilericilik sayan kadın sevici erkekleri anlamak mümkün… Onların tam da istediği gibi yürüyor işler ama ya Aile Bakanlığı? Ne yapmak istiyor?
Koskoca Aile Bakanlığı; kadınların, erkeklerle kıyaslanamayacak kadar çok sayıda çocuğun katili olduğunu ya da ev içi şiddette yine kadınların açık ara önde olduğunu bilmiyor değildir herhalde… Tüm bu kötü istatistiklerin nedeni olanların, istatistiklerden haberinin olmadığını düşünmek…
Yok canım… Olur mu öyle şey?
Peki neden bu çaba?
Nasıl oluyor da Bakanlığımız istatistiklerden yola çıkarak cinsiyetçilik yapabiliyor? Hem de hiç tereddüt etmeden…
Hiçbir cinayet istatistiğinin, bir cinsiyeti toptan olarak mahkum etmenin gerekçesi olamayacağını Aile Bakanlığı’nın uzmanları bilmeyecek de kim bilecek? Asıl enteresan olansa, zamanında çürük elmalar icat edilerek çöpe atılan sepetin içinde olanların, bugün aynısını başkalarına yapması… Üstelik, Anayasa’da açıkça “suç ve ceza şahsidir” yazmasına rağmen.
Yine aynı Anayasa, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” demiyor sanki?
Bu kamu spotlarının mantığı o kadar sakat ki neresinden tutsak elimizde kalıyor aslında. Daha fazla ne yapabilirler demeyin… Yarın örneğin, herhangi bir ilde fazla olan suç oranlarına bakarak o il için de kamu spotları yayınlayabilirler… Ya da bir ırk için, mesela… Düşünsenize, bu ülkedeki herhangi bir etnik unsur için, Bakanlıklarımızdan bir tanesi kamu spotu yayınlıyormuş… Ortalık ayağa kalkardı. Ne Faşistlikleri kalırdı, ne de adaletten yoksun oluşları. Durumu toparlamak için açıklama üzerine açıklama yapmak zorunda kalırlardı ama biz erkekler için hergün aynını yapıyorlar. Bilerek ve isteyerek yapıyorlar üstelik.
Suç, şahsidir beyler bayanlar… Her suç, kendi özel şartlarına sahiptir. Suçu işleyenin kim olduğuna bakarak bir ırkı ya da cinsiyeti mahkum edemezsiniz. Yanlış yapıyorsunuz… Özellikle çocuk katlinde kadınlar açık ara öndeyken… (Erkeklerden tam 5,3 kat fazla)
Diyelim ki bilginiz yok ve oldu ya, bir gün aklınız başınıza gelip de gerçek istatistiklere vakıf olduğunuz. Bu kez de kadınlar hakkında mı kamu spotu hazırlayacaksınız? Hazırlayamazsınız… Hazırlamamalısınız… Ne zaman anlayacaksınız suçun şahsi; cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi toptancı anlayışlarınsa bu ülkenin başına bela olduğunu?
Koskoca Aile Bakanlığı üşenmemiş, sayıları artık milyonları bulan babaları topluca cezalandırmanın peşine düşmüş. Öyle bir cezalandırma ki 6284-8/3 kesmemiş hızını; ömür boyu nafaka, çocuk haczi kesmemiş, bir de işin psikolojik ayağını yasalar eliyle garantiye almış.
6284 sayılı yasanın 16/3 maddesi diyor ki; “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır.”
Akıl alacak gibi değil gerçekten de… İyi niyetli bir şekilde Aile Bakanlığımızın şiddetin mağdurunun kadınlar ve çocuklar, failinin ise erkekler olduğuna dair ön yargısının farkında olmadığını düşünmek istiyorum ama olmuyor.
İstatistiki olarak çocukları en fazla katleden kadınları şirin gösteren bu spotlar, şaka gibi gerçekten… Kamu spotu değil, Kırmızı Başlıklı Kız masalı sanki…
“Alo 183; Aile, kadın, çocuk, yaşlı ve engelli destek hattı. Çözümü yalnız aramayın! 183’ü arayın.” mış…
Babalar gününüz kutlu olsunmuş…
Hadi canım siz de… Babalar günümüzü kutlayacağınıza, içinde erkek geçmeyen bu cümleden vazgeçin önce. Bu ayrıştırıcı olduğuna inandığımız kamu spotlarına son verin çünkü açıkça Anayasayı ihlal ediyor, suç işliyor ve o dilinizden düşürmediğiniz Aile kurumuna zarar veriyorsunuz
Zühtü Akar
Çocuk Hakları Platformu
- Bir cinayetin konuşulmayanları; - 13 Aralık 2019
- Annelerin Sır Günahı: Neonatisit - 20 Eylül 2019
- Babalar gününde ailecek Kamu Spotu izlemek… - 17 Haziran 2019