MAĞDUR HAKLARI KANUNU YASA TASARISI HAKKINDA BABALAR VE ÇOCUKLAR DERNEĞİ’NİN GÖRÜŞLERİDİR.

MAĞDUR HAKLARI KANUNU YASA TASARISI HAKKINDA
BABALAR VE ÇOCUKLAR DERNEĞİ’NİN GÖRÜŞLERİDİR.

Yasaya Genel Bakış
Bu çalışmada MAĞDUR HAKLARI KANUNU YASA TASARISI’nı derneğimizin amaçları doğrultusunda değerlendirdik.

Yasa, genel amaç bakımından tüm yasalarda olduğu gibi çok masum ve kimsenin itiraz edemeyeceği başlık ve gerekçeler ile sunulmuştur. Kimse bir insanın mağduriyetinin giderilmesine karşı olmayacaktır. Derneğimiz’de mağdurların korunmasını ancak gerçek mağdurların korunmasını destekleyecektir.
Fakat 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da başlık ve açıklamalar olarak çok masum görünmekle birlikte bugüne kadar ne aileyi korumuştur ne de kadına karşı şiddeti azaltmıştır. Tam aksine hem boşanmalar artmış hem de kadına şiddetin yanında psikolojik, maddi, manevi erkeğe ve arada kalan çocuğa şiddette artmıştır.

Üzülerek görüyoruz ki 6284 sayılı yasada olduğu gibi bu yasada da kadın beyanı (çoğu zaman iftirası) gerçek kabul edilmektedir. Kadınlar hiçbir sorgulama olmadan mağdur kabul edilmektedir. Ayrıca boşanma davalarında da bu iftiralar aynı dava içinde görülmemekte önce karar verilmekte sonra iftira araştırılmakta hemen hemen hiçbir olayda iftiralar yargı tarafından cezalandırılmamaktadır. Esas mağdur iftiraya uğrayan kişi iken iftira atan kişi mağdur görünmektedir.
Bu nedenle iftira suçu esasa etki edeceği için ceza ya da boşanma davalarında davanın içinde görülmeli önce gerçekler ortaya çıkmadan karar verilmemelidir.

Tanımlar kısmı;
Bir kişinin mağdur olabilmesi için suçun sabit olması ve somut delillere dayanması lazım iken maalesef özellikle aile içi şiddette ve hatta ceza davalarında kadının beyanı ile kadın mağdur kabul edilmektedir. Bu durumda hali hazırda oluşmuş iftira ile kazanılan haksız kazanç sektörü daha da büyüyecektir. Mağduru kim tanımlayacaktır bu kanun kapsamına girip girmediği nasıl belirlenecektir? Her iki taraf birbirinden şikâyetçi ise mağdur kimdir?

Mevcut uygulamalarda suçun işlenip işlenmediği ve kimin tarafından işlendiği somut deliller ile tespit edilmeden, sadece kadın beyanı ile 6 aya kadar babaya uzaklaştırma ve yasaya aykırı olarak ceza verilmektedir. Maalesef bu yasa ile birlikte haksızlıklar bir kat daha artmış olacaktır.

Psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı kadrosunda çalışan görevlilerin “adli destek uzmanı” olarak adlandırılması anlaşılamamıştır. “Psikolojik destek uzmanı” denilmesi daha uygun olacaktır. Ancak hiçbir meslek kuruluşu yargının önüne geçmemelidir.

Şu anki meri hukuk ile bir erkeğin mağdur sayılması adeta imkânsızdır.

Ortada bir yargılama olmadan mağdur kim nasıl belli olacaktır?

Kırılgan grup objektif ölçüler ile tanımlanamamış bir kavramdır. Babalar ve erkekler haricinde bütün kesimleri içine almaktadır. Bu yasa erkeklere karşı mı hazırlanıyor ki sadece erkekler bu kapsam dışında tutulmuştur. Hâlbuki 6284 sayılı yasa gereği ölçüsüzce 6 ay evinden atılan ve hiçbir hakkı olmayan babalar çoğu zaman esas kırılgan gruptur.

Kadına komşular, devlet ve tüm insanlar yardımda bulunurken söz konusu erkek olunca yapayalnız kalmaktadır.

eski eşinden nafaka, aynı anda ölmüş babasından yetim maaşı, üzerine imam nikahlı yada nikahsız sevgilisinden bile gelir sağladığı halde, haksız olarak evinden atılan bir baba hiçbir desteği olmadığı gibi evinden bir kıyafetini bile alamadan sokak ortasında kalmaktadır.

Teröristi, hırsızı yakalayan devlet hapse koyup 3 öğün yemek vermektedir. Ancak sadece beyan (iftira) ile 6 ay evinden atılan bir babaya hiçbir hukuki ve insani çıkış kapısı bırakılmamaktadır. Adeta cinnet geçirmeye zorlanmaktadır.

Cinsel suçlarda ise son zamanlarda iftira ile para koparma ya da intikam alma amaçlı yaklaşımlara sıklıkla rastlanmaktadır. Eski kocasından intikam almak için çocuklarına cinsel tacizde bulunulduğunu iftirasını kullanan birçok bayan bulunmaktadır. Kişinin o suçu işlediğine dair somut deliller olmadan beyan da bulunan kadın yüzünden bir babanın hem de evladına karşı mağdur görülmesi yanlış olacaktır. Telafisi imkânsız aile facialarına netice verecektir.
Sadece beyan ile yıllarını hapiste geçirmek zorunda kalan erkekler esas kırılgan gruptur.

İstihdam hizmeti kısmı;
Hukukta ölçülülük ilkesine göre mağduriyet ve bunun telafisi için verilen imtiyazların orantılı olması gerekir. Kendilerine istihdam yolu açmak isteyen kadınlar, özellikle beyanları da esas tutulursa, iftira yolu ile kamuda iş sahibi olmaya çalışabilir. Sonra bu kamu görevlisi bu ahlak kamuya yakışmayacak her türlü harekette bulunabilir. Kötüye kullanımı engelleyici ve kötüye kullanımda bulunanları etkili ve caydırıcı olarak cezalandıracak uygulamalar yapılmalıdır.
Verilen hizmetlerin birçoğu zaten mevcut olan hizmetlerdir.

Müdürlükçe sunulacak hizmetler kısmı;
Madde 15.4
“(4) Müdürlüğe başvuruda bulunan ve korunma ihtiyacı olan çocuk ve kadınlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının taşra birimine bildirilir.”
Aile sadece kadın ve çocuklardan mı oluşur ki! Ya da sadece kadın ve çocuklar mı korunmaya ihtiyaç duyarlar? Erkeklerin iftiraya karşı hiçbir korunması kalmamıştır. Kadın erkeğe karşı fiziksel olarak kısmen güçsüzdür ancak erkek devlete karşı çok daha güçsüzdür ve erkekleri esas mağdur eden hukuksuz yasalar ve içtihatlardır.

Bu cümle babasız bir aile anlayışının neticesidir. Dernek olarak anne baba ya da çocukların dışarıda tutulduğu bir aile yapısını asla kabul edemeyiz.

Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair hizmetler kısmı;
Madde 16.2
Çocuk teslimi için yapılacak planın hâkime gitmesi zaten yoğun iş yükü olan hâkimlerin işlerini daha yoğun yapacak ve teslimi iyice uzatacaktır. Bu işin idare tarafından yapılması ya da boşanma davası içinde yazılması daha uygun olabilir.

Madde. 16.3
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen taraftan zorla çocuğun alınması çocuk için eski teslim esnasında doğacak sıkıntıların giderilmemesi manasına gelecektir. Ayrıca çocuk teslimine mani çıkartan tarafın velayeti elinde tutması çocuğun psikolojik gelişimi için uygun olmayacaktır.
Zor kullanmak yerine velayetin değiştirilmesi daha uygun olacaktır.

Madde.16.8
“Hapsin tatbikine başlandıktan sonra planın gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir” denilmektedir.
Hapis cezası kesinleşene kadar mahkemelerde 2,3 yıl sonra anne çocuğu babaya gösterir ise yükümlülüğü yerine getirmiş sayılıp davanın düşmesi bu nedenle babanın çocuğu görmesi 2-3 yıl ertelenecektir.
Ayrıca yargı gereksiz yer meşgul edilecektir.
Hapis cezası alan kişiden velayet alınmaz ise velayete sahip kişi hapiste iken çocuk kime verilecektir? Suç işlenmiş ve sabit ise tahliyenin gerekçesi ne olacaktır? Bu durumda çocuğun velayetinin kötü niyetli kişiden alınıp diğer tarafa (babaya) yani verilmesi yerinde olacaktır.
Madde 16.9
Yerinde bir karar olmuştur.
Cinsel suç mağdurlarına yönelik hizmetler kısmı;
Kadının beyanı ile mağdurluk olmamalı somut deliller ile o kişinin o suçu işlediği ispat edilmelidir. Aksi halde esas mağdur üzerine iftira atılan olacaktır. Müddei iddiasını ispat ile mükelleftir.
Madde 17-4.5.7
Üzerine suç atılan kişinin kendisi ya da vekili mağdur ile görüşmeyi dinleyemez veya göremez ise savunmasını ne üzerine yapacaktır. Bu görüşmede EYS (ebeveyne yabancılaştırma sendromu) yaşayan bir çocuğun yanlış açıklamaların şüpheli/vekili nasıl izah edebilecektir. Şüpheli ve vekilinden hatta hâkimin bilgisi dışında yapılan bu görüşmenin adil ve sağlıklı olduğu söylenebilir mi?
İfadeyi alacak uzmanın sorumlulukları, ücreti kime bağlı olacağı tanımlanmalıdır. Büyük cezaların ve çıkarların döndüğü bu tip olaylarda suiistimallerin göreve kötüye kullanmaların önüne nasıl geçilecektir. Böyle bir önemli görevin gönüllülük ilkesi ile yapılması kimin gönüllü olacağını ve kime çalışacağı konusunda şüpheler uyandıracaktır.
Bir meslek kuruluşu yada gönüllüler yargının önüne geçebilir mi? Yargının önün özellikle gönüllü kişiler tarafından geçilmesi son derece sakıncalıdır.
Maddi yardım ve koşulları kısmı;
Ölçülülük kuralları korunmalıdır. Kişilerin bu kanunu kötüye kullanmalarını engelleyici maddeler eklenmelidir.
Madde.22-1
Bu madde ile evinden sadece kadın beyanı ile yani iftira ile 6 ay süreli atılan babaya zaten nafaka yükü veriliyor, ayrıca tüm eşyalarına ulaşımı engelleniyor, kalacak yeri olmuyor bir de bu bedel rücu ettirilir ise cinnet geçirmemesi elde değildir. Bu konu da birçok baba sadece kadının iftirası ile gerçek mağdur olduğu halde iftirayı atan taraf mağdur görülmüştür. Hiçbir somut delile dayanmadan sadece kadın olduğu için bir kişinin mağdur görülmesi ve tüm iftiralarının neticesi doğacak bedellerin yine iftiraya maruz kalan kişiye ödetilmesi birçok cinnet ve cinayeti doğurabilir. Bu durum evrensel hukuk kuralları, eşitlik ilkesi, anayasa ve kanunlara aykırıdır.

Gönüllü çalışanlar kısmı;
Bu kadar önemli ve büyük çıkarların olduğu bir ortam da gönüllü kişilerin çalışması bu kişilerin başka mihraklar tarafından kontrol edilmesi neticesini doğurabilir.
Bu gönüllü kişiler kararlarının mahkeme kararlarının önünde tutulması kabul edilemez.

Sonuç;
Mağdurların korunması kimsenin karşı çıkamayacağı bir durumdur. Ancak belli bir kesimin hiçbir objektif delil olmadan yargılama olmadan mağdur ilan edilmesi esas mağdurları daha çok mağdur edecektir.
Bu noktada daha önce uygulama alanı bulan 6284 sayılı yasanın uygulama neticeleri bize acı tecrübe olmuştur.
Bu yasanın da aynı mantık ile hazırlandığı görülmektedir. Bu nedenle kötüye kullanılma ihtimali çok olduğu gibi buna yol açacak açıklarda fazlası ile bu tasarıda bulunmaktadır.
Çocuk teslimi ile ilgili kısımda ilerlemeler kayıt edilmiş olsa da icra olması durumunda icraya sebep olan kişinin masrafı ödemesi bu sorunu tamamen ortadan kaldıracaktır.
Bütün icra uygulamalarında borçlu yani icraya sebep olan taraf icra masrafını öderken çocuk icrasında bunun uygulanmaması çok şaşırtıcıdır.
Sonuç olarak mağduru tespit etmekte yetersiz kalan ya da edemeyen bir yargı hâlihazırda var iken henüz yargılama olmadan tıpkı 6284 sayılı yasada olduğu gbi mağduru kadın babaları da şiddet uygulayan kişi kabul eden bu yasanın gerçek mağdurlar ile buluşma ihtimali de çok düşük olacaktır.
Zaten yasanın dilinden, metninden ve gerekçelerinden anlaşıldığı üzere bu yasa kısmen çocuk teslimi bölümü hariç kadınlar için hazırlanmış bir yasadır.

BABALAR VE ÇOCUKLAR DERNEĞİ

Üye : Ramazan TAN

Başkan : Atıf KIZILKAN

Bir yanıt yazın