KADEM diye bir yapılanma var muhafazakar kadınların kurduğu. Güya kadın ve demokrasi derdindeler. Şiddeti sınıflandırmaktan ve Erkek düşmanlığından başka bir şey yapmıyorlar. KADEM içerisinde iyi niyetli çalışmalar yapanlar elbette vardır, fakat kötü niyetli birileri tarafından kanalize edildikleri de bir gerçek. Bunu nerden mi biliyorum !!! Tabi ki kuşlar söylemedi. Yeni çekmiş oldukları videolar söyledi !!!
Güya şiddet uygulayan erkekleri hedef alarak bütün erkeklere seslenerek ve yine sözüm ona toplum yararına bir spot oluşturmuşlar !!! Peki bu çekilen ve herkesin çözmekte mahir olamadığı fakat bu grubun hikmet, maharet ve nasihat dolu videosunun meali ne diyor du?!!
Şöyle ki; “Bazı cinslerin bazı cinslerden öğreneceği çok şey var” diyordu. Mealini siz değerli okuyucularımın affına sığınarak yazayım. “Erkek cinsinin hayvanlar kadar olmadığını ve hayvanlardan çok şey öğrenmesi gerektiği” mesajını verip hızlarını kesmeden “Çiftleşme öncesi dişiye kur yapan ayıyı , erkeklerin örnek alması gerektiği” kanısına varan , hikmet ve basiret fışkıran ve sözüm ona insani bir tespitte bulunarak, insan ve İslam fıtratının en nadide nasihatini bizimle paylaşma lütfunda bulunmuşlar. Tıpkı Arşimet’in suyun kaldırma kuvvetini bulması yâda Thomas Edison’un elektriği keşfetmesinin uyandırdığı büyük bir heyecanla !… Artık Türkiye aile yapısı ve bireyleri Nasıl örnek alacaksa…
Değerli okurlar ,burada samimiyet görmüyorum, hatta bırakın samimiyeti çözüm odaklı bir iyimserlik havası bile maalesef yok. Tabanı insan ve İslam olan bir yapılanma ki bu yapılanma, başörtüsü yasağının en ağır ve ıstırap verici, insan haklarını katleden bir uygulama dönemine şahitlik yapmış ve bu direnişini verirken yanlarında, ayılar ve kurtlardan örneklikler almaları gerektiğini söyledikleri erkek kardeşleri olmasına rağmen… Şimdi ne oldu da bu kardeşlerimiz, erkek kardeşlerini Allah’ın Resulü ve yaşam pratiklerini örnek almaları konusunda uyarmaları gerekirken,hayvanlardan örneklik nasihatleri almaları için çaba sarf ediyorlar. !!!!
Şiddeti gerçekten bitirmek isteyen ayıları örnek göstermez, tam aksine karısına sevgi, şefkat ile davranan erkeklerin örnek olduğu, güzel, olumlu ve mutlu çiftleri örnek gösterir.Ayrıca sonuçlar üzerinden değil sonuçları var den nedenler üzerinden olaylara yaklaşır ve bunları rasyonel zeminlerde ve sivil toplum kuruluşlarından destek alarak toplumcu ve kucaklayıcı bir mantalite ile rehabilete edebilirlerdi. Çiftleşme öncesi dişiye kur yapan ayıyı erkeklere örnek olarak sunmak ne erkeğe ne de kadına değil,insan olmanın özüne yapılmış bir hakarettir. Sanırım imanlı gençlik bu olmasa gerek !!!!
Ülkemizde kadına şiddet geçmiş yıllarda çok azken , son yıllarda hızla artmış ve sonuçları var eden nedenler adeta manipüle edilerek, görmezden gelinmiş, sadece haber yapma kaygısıyla ve toplumsal algı yaratma adına, insana değil Kadına şiddet , sürmanşetleri süslemiştir ve adete şiddet sınıflandırılmış ve neredeyse şiddete cinsiyet giydirilmiştir.
Peki bu işten kimin ne menfaati var..!!! Elbette yine batı, yine işbirlikçilerinin….!!
Özellikle İslam ülkelerindeki feminist derneklere Avrupa fonlarının, büyük paralar akıtıldığını bilmeyenimiz yoktur sanırım.Örneğin mor çatı derneğinin bu konuda halayın başını çektiğini ve kimler tarafından fonlandığını sağır sultan bile duymuştur.
Bizde çıkan şiddet haberlerinin bu kurumlarca ve yandaş medyalarında, sürmanşetten parlatılarak yayınlanmasının ve halkımızın her gün sokaklarda tavuk boğazlanır gibi kadın öldürüldüğüne inandırılmasının sebebi de belki bu paracıklar mı acaba…!
Değerli okuyucular; Siz hiç Türkiye’de neden aileler yok oluyor diye haber izlediniz mi ? yada bunun nedenlerini araştıran bir program veya başlatılan bir eğitim aktivitesi gördünüz mü ?…Yok dediğinizi duyar gibiyim ,göremezsiniz çünkü niyetleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmek !!!
Peki bu kurumların ve bunların değirmenine su taşıyanların amacı nedir !? Nasıl ki ideolojik gettolar şimdi ve geçmiş zamanda insanları marjinalize ederek büyük kıyımların eşiğine getirdiyse, nasıl ki ırkçılık kanımıza enjekte edilip birbirimize kıydıysak ve nasıl ki mezhepçilik ile Ortadoğu kan gölüne döndüyse işte şimdi de aileleri yok etme ve belli ülkelerden genç nüfusu azaltma adına tedavüle konulan bir proje ile karşı karşıyayız ve bu projenin adı FEMİNİZM veya LGBT veya Kadına Şiddet vs vs!!!! Dikkat edin İNSANA şiddet değil,Dikkat edin BAŞ ÖRTÜSÜNE ŞİDDET değil, dikkat edin HACİZ veya İCRA İLE ALINAN ÇOCUKLARA DEĞİL,Dikkat edin bir yıl evli kalıp SÜRESİZ ALINAN NAFAKA’ya değil sadece ve sadece KADINA ŞİDDET !!!!…
Dikkat ederseniz bu durumun en çok yaşandığı ülkeler, ABD ve Avrupa gibi Paylaşımın, sohbetin, sıcak ortamın, aidiyetin neredeyse yok olmaya yaklaştığı gelişmiş(!) sanayileşmiş toplumlar !! Arkadaş ve dostların yerini psikologlar almış aile ve değerleri ise kapital sistemin kurbanı edilmiştir.
Boşanma adete , yıllık cirosu 10 milyarı geçen bacasız bir sektöre dönmüştür ve sistem adeta bu sektörü çıkardıkları Avrupa fonu destekli 6284,çocuk icrası vs gibi kanunlarla beslemiş ve beslemeye devam etmiştir ve Adete “Boşanın ki, tüketim artsın, çark dönsün…!” demeye getirilmiştir.
Değerli okuyucularım şimdi ne alaka der gibisiniz şöyle ki; Boşananlar yeni evler açacak, eskileri atıp yeni beyaz eşya, mobilya, yeni evler kiralayacak, satın alacak, ısıtacak, elektrik yakacak ….nihayetinde tüketim artacak borca girilecek, avukatlara paralar yetişecek, icra dosyaları açılacak, harçlar yatacak, nafakalar verilecek, adliye döner sermayeleri zevkten dört köşe olacak ve insanlar bankalardan krediler çekecek nihayetinde sistemin kölesi olacaklardır.
Boşanma sayesinde daha çok satış ve daha çok kazanç ve daha çok 1+1 , 1+0 evler üretilirken özgürlüğün ne kadar harika(!) olduğunun altı çizilecek özgürlük özendirilecektir; ancak gözden kaçan kalabalık ailelerde var olan aidiyet duygusu, sıcaklık, dayanışma, paylaşım, yerini özgürlüğe(!) terk edecek. Bireysellik hat safhaya çıkacak ve kişi bu kadar kuşatılmışlık içinde istese de yeni bir evlilik yapamayacaktır. Çünkü kapital efendileri ve davaları buna izin vermeyecektir.
Değerli okuyucularım; Ülkelerin ve Devletlerin temel taşı ailedir ve aileye yapılan darbeler maalesef devlete ve ülkeye yapılmaktadır… Peki bu sistematik darbe nasıl ve kimin eliyle yapılmaktadır ?!!
Değerli dostlar, Cevaplarını neredeyse bulmak üzereyiz fakat bunun için kendinize ve çevrenizdekilere feminen duyguları bir kenara bırakarak ve insani fıtratı kuşanarak, tenkit edilmekten ve kınanmaktan korkmadan şu soruları sorun lütfen !!!
Ülkemizde şiddet olayları neden artmakta ? ,Boşanmalar neden yükselen bir trend içinde ?, Çocuklar neden ebeveynleri tarafından bir savaş enstrümanına dönüştürülmekte ve neden öz be öz anne veya babalarına gösterilmemektedir ?
Eşler evliliklerinde neden EŞ olmakta değilde EŞİT olmakta diretir hale geldi ? !
Ebeveyinler boşanırken EŞ olma sorumluluklarını yitirirken neden ANNE ve BABA sorumluluklarını da buna kurban etmekteler?
Ebeveyinler boşanırken neden çocukları da boşanmakta ya ANNE yada BABA sevgisinden uzaklaştırılmakta ?
Bir yıl sürmeyen evliliklerde bile neden süresiz nafaka gibi dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir süper emeklilik sistemi ile taraflardan biri ödüllendirilmekte?
6284 sayılı kanun ülkemizde ne kadar aileyi (dikkat edin kadını demiyorum !!! ) korumuş ve korumaya devam etmektedir?
Neden sadece kadının şikayeti (Delilsiz, Şahitsiz veya yalan beyan olsa bile !!!) üzerine, Savcısız, hakimsiz, Mahkemesiz sadece karakol marifetiyle erkek, evinden ve çocuklarından 1 ila 6 ay arasında uzaklaştırılmaktadır. Şikâyette bulunan kişinin iftira attığı kesinleşse bile neden herhangi bir işlem yapılmamaktadır.
Evinden ve evlatlarından uzaklaştırılmış bir insanın (bakın bir erkek demiyorum çünkü şiddetin ve acının cinsiyeti yoktur bende !!! ) toplum nazarında ne hissedeceğini, nasıl bir duygu içinde olacağını, hangi, öfke patlamalarını yaşayabileceğini, mesleki hayatının nasıl tepe taklak olacağını veya çok kritik bir görevdeyse bunun topluma nasıl yansıyacağını …. Hiç düşündünüz mü ? !
Nafaka ödemeye imkanı olmayan veya nafaka alan kadının ihtiyacı olmasa bile veya resmi evlilik yapmayıp, imam nikahıyla ikinci evliliğini yapıp ,buna rağmen nafaka istemeye devam eden ve ödenememesi durumunda,Erkeğin nafaka hapsi nedeniyle hapis yatması ve yaşadığı psikolojiyi hiç düşündünüz mü ?
Bu kişi bir babaysa, çocuklarının gözünde nasılda aşağılandığını ve kriminal bir kimliğe itildiğini hiç düşündünüz mü ? Toplum ve iş nazarında acınacak hale geldiği ve çalışmak istemesine rağmen nasılda ön yargılarla boğuştuğunu hiç hayal ettiniz mi ?.
İşyerinde ve yaşadığı çevrede nasılda dedikoduların başrolünde oynadığını ve bir süre sonra neden cinnet geçirip,eşinin ,çocuğunun ve kendi hayatına son verdiğini düşündünüz mü ?
Bir babanın evine aylarca girememesi ne demektir hiç düşündünüz mü ?
Maddi gücü yoksa 6 ay sokaklarda yatan bir eşin hangi psikolojiye girebileceği devletimizce hiç düşünülmüyor mu ? ! Çocuğuna, yuvasına hatta eşine duyduğu özlemin, 6284 denen yasaklarla nasılda katlanıp öfkeye dönüşebileceğini ve evinden uzaklaştırılan aile ferdinin,eşine karşı nasıl da intikam hırsı ve öfkesiyle hareket edebileceğini hiç düşünüyor mu yetkililer ?
Kralların bile giremediği en mahrem kale olan ailenin içine ,FETÖ’nün en güçlü olduğu yıllarda olan 2012’de, Batılı standartlar gözetildiği iddiasıyla hazırlan 6284 sayılı şer ve fitne yasası girmiş,ailenin huzur ve sükunu bozulmuş,aile yapısının tahribine ve nihayetinde dağılmasına sebebiyet vermiştir.
2012’den bu yana yürürlükte olan bu şer ve fitne yasasıyla , ailenin en mahrem yerlerine, polis/jandarma, avukatlar, hâkim ve savcıların girmesiyle kadına şiddet artmıştır.
Öyle ki; Emniyet birimleri tarafından 2011 yılında 121 kadın cinayeti vakası rapor edilirken, 6284 sayılı şer ve fitne yasasının çıkarıldığı 2012 yılında bu sayının 210’a, 2013’te 237’ye, 2014’te 294’e, 2015’te 303’e, 2016’da 328’e tırmandığı, 2012 yılından bu yana kadın cinayeti vakalarının yaklaşık 3 kat arttığı,Türkiye aile yapısına dikkat edilmeden hazırlanan 6284 sayılı şer ve fitne kanununun, aile fertlerini cinnete sürüklediği maalesef tescillenmiştir.
- Selma Aliye KAVAF’ın gidişi ve Fatma ŞAHİN’İN aile bakanlığı - 19 Mayıs 2018
- AİLE, AYŞE ARMAN’IN KORKTUĞU KADAR KORKUNÇ MU? - 20 Şubat 2018
- FEMİNİZM KUŞATMASINDA YİTİRİLEN KADINLARVEYOK OLAN AİLELER - 22 Ocak 2018