AİLE, AYŞE ARMAN’IN KORKTUĞU KADAR KORKUNÇ MU?

Dr. Uğur BALİN

Ayşe ARMAN gibi insanların, niyetlerinin “üzüm yemek” olmadığını “bağcıyı dövmek” olduğunu tekrar be tekrar altını çizmek istedim.

Ayşe ARMAN ; yazısında “yeter” demiş haklı… Biz de bu kadına ve onun eliyle ve kalemiyle topluma akıttığı zehre “yeter” diyoruz hem de defalarca…

Aile bütün toplumları bir arada tutan, adete bir tutkal bir çimento görevi görmekteyken bu hanımefendinin “AİLE, zannettiğimiz kadar da güvenli bir kurum değil. Bazı çocuklar, bazı ailelerde tehlikedeler.” şeklindeki söylemi sanırım bir talihsizlik olmamıştır!

Aileyi ifsad dernekleri ve yandaşları, efendilerinin kendilerine vermiş olduğu görevleri layıkı ile yerine getirmekte, biat ettikleri otoriteleri memnun etmek için “ailenin tehlikeli bir yer olduğunu” söyleyerek sadakatlerini pekiştirmektedirler.

Ailesi olmayan bir toplumun nasıl olur da çocukları için endişe edilmektedir. Nasıl oluyor da annesiz ve babasız bir çocuk güven içinde olabilir veya nasıl olur ki ebeveyni olmayan bir çocuk huzur ve mutluluk içinde olabilir. Elbette aile içinde yaşanan talihsiz durumlar oldu, elbette aile içi ensest ilişkiler oldu bunu kimse bir kenara atmıyor ve redde etmiyor. Amacımız bunlara sebebiyet veren olayları analitik ve realistik bir vizyonla incelemek olmalı.

İnsanoğlu kriminalize olmaya meyillidir. Suçluyu bulup ayıklarken nasıl ki olay yeri inceleme yapıp suçun işlendiği yerde suçluya nasıl suçu işlediği ile alakalı tetkik yaptırılıyorsa, bu kişilerinde psikopatolojik tahlil ve tetkikleri , hatta yaşadıkları ortam ve aile yapıları analiz edilmeli ve bunlardan raporlar ve yol haritaları üretilmelidir ki olayları var eden nedenler rehabilite edilsin ve doğru sonuçları elde edilebilsin.

Ayşe Arman yıllardan beri bağ sahibini dövmekte ve maalesef enerjisini buna sarf etmektedir. Bunu anlamak için yazmış olduğu yazılara bakmak yeterlidir.

Nasıl bir zihniyet ki “AİLE, zannettiğimiz kadar da güvenli bir kurum değil.”Demektedir. Yine sapıklık kavramı ile kutsal olan öğretmenliği ve babalığı aynı yere indirgemesi de şaşırtıcı olmamış bilakis istikrarlı bir şekilde kendisine verilen görev aşkını bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.

Ayşe Arman hanım’a sormak lazım bunları yazarken ve “yeter” derken ne yaptınız diye?

Demiş ki; “Bir annenin, 6 yaşında ki kızını sürekli “Aman özel bölgeni kimse görmesin!” diye tembihlediğinden ama buna rağmen öğretmeninin kızın tuvalete giderken “Yardım edeyim mi?” deyişinin kulağına geldikten sonra “Öğretmene güveniyorum ama yine de müdüre haber vereceğim!” şeklinde ki endişesini paylaştığından bahsetmiş ama ne acıdır ki bu kişilerin sesi olduğunu iddia eden Ayşe Arman yardım etmemiştir herhangi bir destekte sunmamıştır.

Bu köşe yazısını okuyan her anne her baba haliyle tedirgin olacaktır. Zihinleri karışacak ve herkesi potansiyel suçlu olarak zihinlerinde oturtacaklardır. Buna kimsenin hakkı yok….

Ayrıca Eğitim kurumlarımızın zan altında bırakılması ve hele hele bilinçli bir şekildeöğretmenlik ve babalık gibi kutsallarımızıhedef göstermenin ciddi bir toplumsal provokasyona neden olacaktır. Maalesef burada iyi niyet olmadığının altını çizmek istiyorum.

Toplum için çözümün parçası değil de kaosun paydası olan aileleri birbirine düşüren ve herkesin birbirine endişe ve güvensizlikle bakmasına sebebiyet vermek elbette ki hüsnü zan edilmeyecek bir durum olup hergün sözüm ona şeytan taşlayan bir zihniyetin oturup birazda ibadet etmesi sanırım arınmak için yerinde olacaktır.

Dr Uğur BALİN

Bir yanıt yazın