Siz sadece kadına şiddete karşısınız, biz topyekün şiddete karşıyız.

Yasin EMRAK

“Akıl Fukarası Fikir Budalası” başlıklı yazı hakkında cevabımdır.

Öncelikle kullandığınız dil şiddet dilidir, muhatabınızın öne sürdüğü argümanları bilmeden, konuyu incelemeden ve madde madde eleştiri getirmeden direkt hakaret etmekle daha en baştan yapınızı ortaya koymuş oldunuz. Belki normal yaşantınızda da çevrenize, eşinize ve çocuklarınıza karşı da bu dili kullanıyorsunuz. Bilin ki bu “SÖZEL ŞİDDETTİR.” Şiddet ve hakaret fikri yoksunluğun tezahürüdür.

Ortaya koyduğumuz gerçekler ve kaynakları ortada, bunlara sadece “saçma sapan argümanlar” diyerek hakikati yok edemezsiniz! Kapasiteniz yetiyorsa buyurun gerçeklerin öyle olmadığını bize siz gösterin!

Gelelim farkında olmadığınız gerçeklere;

Siz sadece kadına şiddete karşısınız, biz topyekün şiddete karşıyız.

Sizin önceliğiniz kadın, bizim önceliğimiz çocuk.

Siz kadını masum sanıyorsunuz, biz çocukların masum olduğunu biliyoruz.

Biz 6284 sayılı yasaya karşı mücadele ediyoruz diye “kadına şiddetli savunuyor”durumuna düşüyorsak, siz de 6284 sayılı yasayı savunuyorsunuz diye “müfterilerin mürettebatısınız.”
“Absürt örnekler” dediğiniz şeyler ise asla istisna DEĞİLDİR. Boşanma avukatına gidin ve boşanmak isteyen kadın çirkef biri ise Boşanma durumunda bir erkeğin başına açılabilecek sorunları bizzat kendiniz öğrenin.

En basitinden Nafakayı herhangi bir “Ahlak kriterinden yola çıkarak” savunabilecek biri yoktur. Erkek kadını boşayıp sokağa atıyor söylemi doğru değildir. Nafaka 1988 yılından önce 1 yıldı ve hiç de erkekler boşanmak için mahkemelere koşmuyuordu. Oysa şimdi boşanma davalarının çoğunun kaynağı bizzat kadınlar. Erkeklerin açtığı az sayıdaki davada da bile bile sorun çıkararak boşanmaya neden olan yine kadınlar…

Çünkü Aile Hukuku, kadınları açıkça boşanmaya teşvik ediyor. Boşanan kadın erkeğin varlığının yarısına konuyor ama o varlığın gerektirdiği tüm borçlar erkeğe kalıyor, altınlar kadına kalıyor, erkek tazminat ödüyor, mahkeme ve kadının avukat masraflarını da erkek ödüyor. Üstüne bir de ömür boyu kadına nafaka ödüyor. Ortada bir de Çocuk varsa çocuğun velayeti yüzde doksan kadına veriliyor, baba kendi çocuklarından kopmak zorunda kalıyor çünkü çocuklarını görmesi tamamen kadının insafına bağlı, kadın zorluk çıkarırsa babanın çocuğu görmesi neredeyse imkansız. Bu süreçte kadın bir de çocuğu babaya karşı dolduryor. Çocukları babaya karşı düşmanlaştıran (EYS) kadın, çocuklar için bir de ayrıca nafaka alıyor.

Sonuç; Boşanma sonrası zenginleşen kadın ve ağır borç yükü altında kalan bir erkek…

Haksız bile olsa orantısız bir şekilde erkeğin hayatı çalınıyor. ya adam bir de haklıysa!…

Kadın cinayeti veya erkek terörü olarak isimlendirilen cimayetlerin sebeplerini araştırmadan, erkeklere ve babalara uygulanan haksız şiddet öfke patlamalarına ve cinnetlere neden olmaktadır.

Kadın Cinayetlerinin kahir ekseriyetinin neden boşanma süreci ve sonrasından işlendiğini şimdi anladınız mı?
Yani: Allah’tan daha merhametli(!) daha adil(!) ve daha iyi bilenler(!) yüzünden kadınlar ölüyor ve bir çoğu kendi hırslarının kurbanı oluyor.

Son dönemlerde kadına şiddette hiç bir indirim uygulanmaması için çalışmalar var. Zannediliyor ki “ceza artınca kadın ölümleri azalacak.” Halbuki failler cinnet geçirip öldürüyor ve ardından intihar edenler oluyor. Geleceği çalınan ve İntihar eden adamları kalkıp hapisle korkutuyorsunuz! Anlıyor musunuz?
Kaybedecek bir şeyi kalmayan insanları hiç bir şeyle korkutamazsınız!

Hayvan haklarını ve ebeveynlerini öldüren çocukları “benzer örnek” diye düşünme becerisine sahip arkadaşın verdiği örneklere ait bilimsel çalışmaları, çıkarılan yasaları ve yasaların sonucunda artan hayvan cinayetlerini ve benzeri argümanları da dinlemek isterim.

6284 Sayılı yasada DELİL BELGE İSPAT aranmaksızın erkek evinden ve çocuklarından uzaklaştırılıyor. İş yeri evine yakınsa işyerine de giremiyor. Babası ile komşuysa baba evinde kalamıyor.
Farkında mısınız? Ortada absürt bir durum var!
“Evden atılan erkekler ama kadınlara sığınma evi açılıyor.”

Gerçekten şiddet gören kadınlar kocalarını şikayet etmeye cesaret edemezken çirkef kadınlar bu yasaları istismar ediyor.
6284 yasa tanıtıldıkça uygulandıkça kadına şiddet ve kadın cinayetleri daha da artıyor.

* Boşanma öncesi Kocasına uzaklaştırma alarak evi boşaltanlar,
* Nafaka arttırma davasına sevgilisiyle gelenler,
* Çocuğun Velayetini Rant ve Şantaj aracı yapanlar.
* Dünyada öldürülen her 10 çocuktan 6’sının anneleri olması,
* Suçlu çocukların %98’inin babasız büyüyen çocuklar olması,
* 5 yaşından önce ebeveyn boşanması yaşamış kızların sonrakilere oranla; daha erken ve daha sık flörte ve cinsel ilişkiye başladıklarının görülmüş olması
* Ergenlik dönemi hamileliklerin, tecavüzlerin, bir suçtan hapse girenlerin ve benzeri bir çok sorunun babasız büyüyen çocuklarda görülüyor olması sizin için bir şey ifade eder mi?

Bunlara benzer daha bir çok veriyi kaynaklarını gösterdiğimiz ve erkeğe uygulanan devlet şiddetini kanun maddelerini, içtihatları ve örnek olguları ortaya koyduğumuz halde bunların tamamını görmezden gelerek “hikaye yazanları ve komedyenlik yapanları” sadece Allah’a havale ediyoruz.

Çalıştaylarda dinleyicilere ilk önce iki sosyal deney izlettim. Birinde aynı ortam ve aynı kişiler arasında yaşanan benzer Kadın ve Erkek şiddetinde roller değişince toplumun tepkisi gözlenmiş. Toplum erkeğe şiddete tamamen duyarsız. Kadına şiddete ise tepkili. Erkeğin mağduriyetinin toplumsal karşılığı yok maalesef. Kadına şiddete karşı direnç gösterilir ama erkeğe şiddet alay konusu olur. Erkekten beklenen kendi hakkını bizzat kendisinin almasıdır. Hukuki deyimle ihkakı hak”, ancak ıhkakı hak suç olarak kabul edilir. Erkek ne kadar haklı olursa olsun, ne yaparsa yapsın, hangi yola başvurursa vursun sonuçta karşısındaki kadın gibi çirkef yollara başvurmazsa hiç bir şansı yok. İşte bu hukukun ve toplumun ayıbıdır. Şeytanlığın ödüllendirilmesidir.

Aslında odaklanmamız gereken yer; Hukukun sorunlardan beslenen yapısıdır. Hukuk tamemen sorundan nemalanıyor. Kültürümüzde var olan hakemlik ve uzlaştırmacılık sisteminde sorun çözüldükçe herkes memnun olurken, mevcut hukukta sorun varsa hukuk vardır.

Umarım bu kez anlatmaya çalıştıklarımız anlaşılır.

Babalar ve Çocuklar Derneği
Genel Sekreteri ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi
Yasin Emrak

“Benim hayatımı yargılamadan önce, Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç…”


İlgilenenler için: aklınıza takılabilecek konu başlıklarını seçip ayrıntılarını başlıklara tıklayarak okuyabilirsiniz.

Erkeğe yapılan şiddetin farkında değilsiniz. Farkında olsanız bile en yürekli kalemler bile kendi köşesinde bu konuyu 1 kereden fazla yazamaz.

Daha binlercesi.

Zaten herkes kadına şiddeti kınıyor.
Artık cesaret kadına şiddeti değil erkeğe şiddeti konuşmaktır.
Hodri meydan.

Söz konusu Yazı :

Söz konusu yazı

Söz konusu yazı

Yasin Emrak

About Yasin Emrak

Sürüye uymayan her koyun, çoban için derttir. Ortak aklın ne olduğunu birgün keşfedersek belki bir şeyler düzelir.

Bir yanıt yazın